Zor havayolu senaryosu oluşturulmuş hastalarda klasik®, fleksible® ve proseal® laringeal maskelerin karşılaştırılması
Citation
Yildiz E. (2016). Zor havayolu senaryosu oluşturulmuş hastalarda klasik®, fleksible® ve proseal® laringeal maskelerin karşılaştırılması. Yayımlanmamış doktora tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp FakültesiAbstract
Çalışmamızın amacı; boyunluk takılarak zor hava yolu senaryosu oluşturulan hastalarda supraglottik hava yolu aygıtları olan klasik laringeal maske (LMA), proseal LMA ve fleksible LMA’nın havayolu sağlamadaki performanslarını karşılaştırmaktır.
Etik kurul onayı ve hasta onamları alınan 18-80 yaş arası, Amerikan Anestezistler Derneği (ASA) I-III grubunda 90 hasta çalışmaya dahil edildi. Randomize olarak hastalar 3 farklı gruba ayrıldı. Birinci gruba proseal laringeal maske (PLMA) (Grup I), ikinci gruba fleksible laringeal maske (FLMA) (Grup II) ve üçüncü gruba klasik laringeal maske (cLMA) hasta kilosuna uygun olarak, üretici firmanın önerileri doğrultusunda standart teknikle yerleştirildi. Zor entübasyon senaryosu boyunluk kullanılarak oluşturuldu. Yerleştirme öncesinde hastaların maksimum ağız açıklığı, tiromental mesafe, sternomental mesafe ve tiroid kıkırdak hizasından boyun çevresi ölçüldü.
Gruplar arasında demografik veriler bakımından anlamlı bir farklılık yoktu. Yerleştirme süresi, girişim sayısı, yerleştirme kolaylığı, orofaringeal kaf kaçak basıncı, fiberoptik bronkoskop görüntü derecelendirilmesi ve komplikasyonlar her üç grup arasında da benzer bulundu (p>0,05). Her üç cihazın da ilk yerleştirme başarısı yüksekti.
Sonuç olarak tüm laringeal maske türlerinin zor entübasyon şartlarında benzer klinik performanslara sahip oldukları ortaya konulmuştur. Birinci ve ikinci jenerasyon supraglottik havayolu araçlarının boyun immobilizasyonuna bağlı sınırlı servikal hareketi bulunan hastalarda ilk tercih bakımından birbirlerine üstünlükleri olmadığı sonucuna varılmıştır. We aimed to compare the clinical performance of the classical LMA, proseal LMA and flexible LMA in patients with simulated difficult airway using a semirigid cervical collar.
Following the Ethics Committee approval and informed patient consents, aged 18-80 years, ASA I-III ninety patients were included in the study. Patients were randomly allocated to three groups. In Group I PLMA, in Group II FLMA and Group III cLMA were used according to patients age, weight and manifacturer’s instructions. Difficult laryngoscopy was simulated using a semirigid cervical collar. Maximum mouth opening, thyromental distance, sternomental distance and neck circumference from the thyroid cartilage were measured before LMA insertion.
There was no diffence between groups regarding the demographic data. Insertion time and attempts, ease of insertion, oropharyngeal leak pressure, fiberoptic view grade and rate of complications were similar (p>0,05). Insertion success was high in each group.
In conclusion, all types of laryngeal masks had similar clinical performance during difficult airway conditions. We concluded that first and second generation supraglottic airway devices have no superiority over one another for patients with limited cervical motion due to neck immobilization.