Kronik tam kat döndürücü manşet yırtıklarının proksimal humerus kırığının cerrahi tespiti sırasında onarımı ve klinik sonuçları
Özet
Amaç: Bu çalışmada, kilitli plak vida sistemleri kullanılarak tespit uygulanan proksimal humerus kırıklarında kronik tam kat döndürücü manşet yırtıklarının sıklığı araştırıldı ve bunların aynı seansta cerrahi onarımının fonksiyonel sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Kliniğimizde proksimal humerus kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan 111 hastadan, kronik tam kat döndürücü manşet yırtığının da eşlik ettiği dokuz hasta (8 kadın, 1 erkek; ort. yaş 73; dağılım 56-84) değerlendirmeye alındı. AO sınıflamasına göre, bir hastada 11A1 (ve 12C1 kırık), bir hastada 11A2 (ve 12C2 kırık), iki hastada 11B1, üç hastada 11B2, iki hastada 11C2 tipi kırık vardı. Hiçbir hastaya ameliyat öncesinde manyetik rezonans görüntüleme yapılmadı. Kırık tespiti için beş hastada PHILOS plağı, dört hastada S3 Proksimal Humerus Plağı kullanıldı. Tam kat döndürücü manşet yırtıkları ameliyat sırasındaki incelemede saptandı. Tüm hastaların humerus kırıklarına deltoid split insizyonla açık redüksiyon ve internal tespit uygulandıktan sonra tam kat döndürücü manşet yırtıkları iki hastada kemik ve plaktan geçirilen primer dikiş, yedi hastada çapa dikiş kullanarak tamir edildi. Tüm hastalara ameliyat sonrasında altı hafta yastıklı omuz kol askısı ve standart kırık rehabilitasyon programı uygulandı. Hastalar ameliyat sonrası 6. hafta, 6. ay ve 12. ayda radyografik ve fonksiyonel olarak Constant-Murley omuz skoru ile değerlendirildi. Ortalama takip süresi 17.3 ay (dağılım 8-30 ay) idi. Sonuçlar: Proksimal humerus kırıklarında tam kat döndürücü manşet yırtığının görülme sıklığı %8.1 bulundu. Tüm hastalarda supraspinatus yırtığı vardı, üç hastada supraspinatus yırtığına infraspinatus yırtığı da eşlik etmekteydi. Yırtıklar üç hastada büyük (3-5 cm arası), beş hastada orta (1-3 cm arası), bir hastada da küçük (<1 cm) boyuttaydı. Bir hastada L, iki hastada U, altı hastada C tipi yırtık vardı. Döndürücü manşet tamiri yapılan hastaların hiçbirinde kaynama sorunu, avasküler nekroz görülmedi. Hastaların Constant-Murley omuz skoru ortalaması 85.4 (dağılım 67-100) bulundu. Tüm hastalar sonuçtan memnundu. Çıkarımlar: Proksimal humerus kırıklı hastalarda kırık tespitinden sonra döndürücü manşetin bütünlüğü kontrol edilmeli ve yırtık varsa aynı seansta primer veya çapa dikiş ile tamir edilmelidir; bu onarım fonksiyonel sonuçları olumsuz etkilememektedir. Objectives: We investigated the incidence of chronic rotator cuff tears encountered during fixation of proximal humerus fractures with locking plate-screw systems, and evaluated the functional results of simultaneous surgical repair of these injuries. Methods: A total of 111 patients underwent surgical treatment for proximal humerus fractures. Of these, nine patients (8 females, 1 male; mean age 73 years; range 56 to 84 years) who had concomitant chronic full-thickness rotator cuff tears were included in the study. According to the AO classification, the fractures were type 11A1 (12C1 also present) in one patient, 11A2 (12C2 also present) in one patient, 11B1 in two patients, 11B2 in three patients, and 11C2 in two patients. None of the patients underwent preoperative magnetic resonance imaging. Fracture fixation was made with the PHILOS plate in five patients, and with the S3 Proximal Humerus Plate in four patients. All full-thickness rotator cuff tears were detected during the operation. Following open reduction and internal fixation after a deltoid splitting incision, rotator cuff tears were repaired by primary suture in two patients, and with a suture anchor in seven patients. All the patients used a padded shoulder-arm sling for six weeks and received a standard rehabilitation program. All the patients were evaluated radiographically and functionally using the Constant-Murley shoulder score at postoperative 6 weeks, 6 months, and 12 months. The mean follow-up period was 17.3 months (range 8 to 30 months). Results: The incidence of full-thickness rotator cuff tears was 8.1%. All the patients had supraspinatus tears, which were accompanied by infraspinatus tears in three patients. The sizes of the tears were classified as large (between 3-5 cm) in three patients, intermediate (between 1-3 cm) in five patients, and small (<1 cm) in one patient. One patient had L-shaped, two patients had U-shaped, and six patients had C-shaped tears. None of the patients had healing problems or avascular necrosis. The mean Constant-Murley shoulder score was 85.4 (range 67 to 100). All the patients were satisfied with the results of surgical treatment. Conclusion: The integrity of the rotator cuff must be checked after reduction and fixation of proximal humerus fractures and, when present, the tears should be repaired simultaneously either primarily or with suture anchors. Simultaneous repair of rotator cuff tears does not negatively affect functional outcomes.
Kaynak
Acta Orthopaedica et Traumatologica TurcicaCilt
44Sayı
3Bağlantı
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRFeU16QTFOUT09http://hdl.handle.net/11446/1382