Bir üniversite hastanesine başvuran organ nakli verici adaylarının psikiyatrik değerlendirmeleri, anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi düzeyleri
Erişim
info:eu-repo/semantics/openAccessTarih
2017Yazar
Filiz IzciEbru Findikli
Serkan Zincir
Akif Camkurt
Ozlem Kizilkurt
Ferzan Giynas
Emin Baris Akin
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Amaç: Çalışmamızda organ nakli verici adaylarının psikiyatrik değerlendirmeleri, anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi düzeyleri araştırılması amaçlanmıştır.Yöntem: Araştırma Mayıs 2015-Şubat 2016 tarihleri arasında yürütülmüştür. Toplam 102 gönüllü çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalara Sosyodemografik veri formu, DSM-IV Eksen Tanıları İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme Ölçeği-Klinik Versiyonu(SCID-I/CV) ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ), Belirti Tarama Listesi (SCL-90-R), SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği (SF-36) uygulanmıştır. Bulgular: Başvuranların yaş ortalaması 41.64±12.02 olup, %42.2'si (n=43) erkek, %57.8'i (n=59) kadındı. Verici adaylarının alıcılara olan yakınlık dereceleri; %57.8'i (n=59) 1. derece akraba, %19.6'sı (n=20) eş, %22.5'i (n=23) diğer akraba ve tanıdık idi. Yakınlık derecelerine göre yapılan gruplandırmada; BDÖ, BAÖ ve SCL-90-R toplam puanı ile kişilerarası duyarlılık ortalaması gruplar arasında anlamlı düzeyde farklılık vardı. Sonuç: Dünya ortalamasına göre ülkemizde canlı verici sayısı kadavra vericiye göre daha fazla olup, genellikle verici adayları eş, birinci derece akraba gibi yakın aile içindeki bireylerden oluşmaktadır. Bu sebeple; nakil sürecinden doğrudan ve dolaylı olarak etkilenen aile içi ve yakın akrabalar verici adayı/verici olarak daha fazla ruhsal ve sosyal yönden etkilenebilmektedirler. Nakil süreci gibi uzun bir tedavi ve bakım gerektiren bir durumu iyi yönetebilmek için alıcı yanında vericilerin de psikososyal durumlarını değerlendirerek bu sürece dahil etmek gerekmektedir Psychiatric evaluation of organ donor candidates in a university hospital and their anxiety, depression and quality of life levelsObjective: The aim of this study was to conduct a psychiatric evaluation of organ donor candidates and to investigate their levels of anxiety, depression and quality of life.Material and Methods: This study was performed between May 2015 and February 2016. It included 102 volunteers. The socio-demographic Data Collection Form, DSM-IV Clinical Interview Form – Clinical Version Structured for Axis Diagnoses (SCID-I/CV), Beck Anxiety Inventory (BAI), Beck Depression Inventory (BDI), Symptom Checklist (SCL-90-R), and SF-36 Quality of Life Survey (SF-36) were administered to the patients. Results: The average age of the applicants was found to be 41.64±12.02, 42.2% (n=43) being male and 57.8% (n=59) being female. When it comes to the degree of affinity between potential donors and recipients, 57.8% (n=59) were first-degree relatives, 19.6% (n=20) were spouses, and 22.5% (n=23) were other relatives and/or close relations. By dividing donor candidates into groups by the degree of their affinity to recipients, there were statistically significant differences revealed between BDI, BAI and SCL-90-R total scores and interpersonal sensitivity subscale scores. Conclusion: As compared to the global average, the number of living donors is higher than cadaver donors; and donor candidates mostly comprise spouses and first-degree relatives. Therefore, family members and first-degree relatives who are affected directly or indirectly by the transplant process are exposed to social and psychological effects more as the donor candidates/donors. It is of crucial importance to evaluate the psychosocial states of donors, in addition to recipients, in order to manage the long-lasting transplant process, a treatment- and care- demanding one in a more appropriate way
Kaynak
Düşünen Adam - Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler DergisiCilt
30Sayı
1Bağlantı
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TWpNd09URXpNdz09http://hdl.handle.net/11446/1411