Kasık fıtığı onarımında laparoskopik total ekstraperitoneal inguinal herniorafi ile açık inguinal herniorafi uygulamalarının prospektif randomize karşılaştırılması
Göster/ Aç
Erişim
info:eu-repo/semantics/embargoedAccessTarih
2011-12-13Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterKünye
Kurtoğlu, Şems Kansu. (2011). Kasık Fıtığı Onarımında Laparoskopik Total Ekstraperitoneal İnguinal Herniorafi İle Açık İnguinal Herniorafi Uygulamalarının Prospektif Randomize Karşılaştırılması. Yayımlanmamış doktora tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Özet
Giriş ve Amaç: Kasık fıtığı oluşumunun nedenleri anatomik ve fizyolojik olarak yeterince aydınlatılmış, ancak tedavisinde en ideal yöntemin hangi ameliyat tekniği olduğu halen tartışılmaktadır. Bu nedenle farklı ameliyat teknikleri uygulanmaktadır. Bunların birbirine üstünlükleri iddia edilmekte öte yandan sürekli yeni yöntemler geliştirilmektedir. Bu alanda yeni tekniklerden biri TEP yöntemidir. Minimal invazif olması, ameliyat sonrası ağrı azlığı, erken mobilizasyon ve işe dönüş aynı zamanda yüksek hasta memnuniyeti bu tekniğin en önemli avantajlarıdır. Öte yandan, teknoloji bağımlı olması, pahalı olması, öğrenilmesi ve uygulaması zor bir yöntem oluşu dezavantajlarındandır. Geliştirilen yöntemlerden AMGH son 20 yıldan beri düşük nüks oranları, öğrenilme ve uygulama kolaylığı gibi avantajlarıyla öne çıkmış ve halen en popüler olan yöntemdir. AMGH ve TEP yöntemleri farklı avantajlarıyla bir biri ile rekabet etmektedir. Hasta konforunun yüksek olması, işe ve sosyal hayata dönüşün erken olması, yara uzunluğunun az olması nedeniyle laparoskopik tekniklere ilgi her geçen gün artmaktadır. Laparoskopik bir teknik olan TEP ile AMGH yöntemi çalışmamızda çeşitli yönlerden karşılaştırıldı.
Materyal ve Metod:Bu nedenle Gayrettepe ve Avrupa Florence Nightingale Hastaneleri’nde en fazla yapılan ameliyatlardan biri olan AMGH yöntemi ile TEP yöntemi bu çalışmada karşılaştırılmıştır. 93 erkek hasta bu çalışmaya alındı. Bilateral,nüks ve femoral herniler çalışma dışı bırakıldı. Bu hastalara preop 1.saat ve postop 24. saat olmak üzere CRP ve fibrinojen bakıldı. Ameliyat tekniklerine göre prospektif bir haftalık ağrı takibi VAS ile yapılıp ayrıca 2.hafta, 3.ay hala ağrıları oluyorsa ankette belirtilen aktivite durumlarından hangisinde ağrı başlıyorsa VAS’a göre ölçümü yapıldı. Hasta memnuniyeti, hayat kalitesi, işe dönüş süresi, analjezik ihtiyacı gibi konularda da anket uygulandı.
Bulgular: TEP hastalarının postop fibrinojen değerleri, AMGH hastalarına göre anlamlı değildi. TEP hastalarının postop CRP değerleri, AMGH hastalarından anlamlı olarak daha düşüktü. İlk bir haftalık takiplerde 2. günden itibaren 7 .günde dahil VAS’da ağrı değerleri TEP’de daha düşük değerdeydi ve anlamlı farklılık vardı. Her iki grupta 2. hafta ve 3. ayda dinlenme sırasında ağrı bakımından anlamlı fark yoktu. TEP hastalarının 2. hafta çalışırken ve egzersiz yaparken ki ağrı puanı, AMGH hastalarından anlamlı olarak daha düşüktü. TEP hastalarının 3. ay çalışırken ve egzersiz yaparken ki ağrı puanı, AMGH hastalarından anlamlı olarak daha düşüktü. TEP hastalarının 2. hafta günlük normal aktivite yaparken ki ağrı puanı, AMGH hastalarından anlamlı olarak daha düşüktü. TEP ve AMGH hastalarının 3. ayda normal aktivite yaparken ki ağrı puanı anlamlı olarak farklı değildi. TEP ve AMGH hastalarının hiçbirinde erken dönemde ameliyat yerinde sorun oluşmamıştır. TEP ve AMGH hastalarının geç dönem takiplerinde ameliyat yerleri ile ilgili sorun yaşayıp yaşamama oranları arasında anlamlı farklılık yoktu. AMGH hastalarının bir haftadan uzun sürede işe başlama oranı , TEP hastalarından anlamlı olarak daha yüksekti. AMGH hastalarının 1. ay sonunda yaşam kalitesinde azalma oranı , TEP hastalarından anlamlı olarak daha yüksekti. 1. ve 2. gün analjezik ilaç ihtiyacı iki grup arasında anlamlı farklılık göstermemektedir. AMGH grubunda 3, 4, 5, 6 ve 7. günlerde ilaç ihtiyacı TEP grubundan anlamlı olarak daha yüksekti.
Sonuç: Sonuç olarak TEP yöntemi AMGH’ye göre hastalarda daha düşük biyolojik stres, daha erken işe ve sosyal yaşama dönüş, daha az ağrı, daha az analjezik ihtiyacı gibi avantajlar sağladı. Her iki yöntemin erken ve geç dönem komplikasyonlarının sıklığının cerrahi tecrübe arttıkça birbirlerine karşı anlamlı fark olmayacak derecede azaldığını gördük.
Her iki yöntemi karşılaştıran çalışmalar daha fazla yapıldıkça, kasık fıtığı olan hastalarda hangi durumda hangi tekniğin daha iyi fayda sağlayacağına karar verme aşamasında, iki yöntemin avantajlarının ve dezavantajlarının daha iyi anlaşılmasında hasta ile beraber cerraha yardımcı olacağını düşünüyoruz. Introduction and Purpose: Even though the anatomical and physiological reasons for hernia occurrences have been studied extensively, the ideal surgical method for treatment is still being discussed. For that reason different surgical techniques are being used. Although each of these are claimed to be superior to the other, new surgical methods are also being developed continuously. One of these new techniques is the totally extraperitoneal herniorrhaphy (TEP) method. Main advantages of this technique are; minimal invasion, lack of pain following surgery, early mobilization and quick return to work life and high patient satisfaction. On the other hand, dependency to technology, high cost and being a difficult technique to learn and perform are some of its disadvantages. Another method, open mesh tension free herniorrhaphy (OMTFH) that has been noticed for its low recurrence rates for the past 20 years as well as it being and easy technique to learn and perform is still the most popular amongst others. TEP and OMTFH methods compete with each other via their different advantages. Laparoscopic techniques are receiving more attention with each day due to higher patient comfort, early return to work and social life and faster healing of the incision area. We aimed to compare different aspects of TEP, which is a laparoscopic technique with OMTFH in our study.
Material and Methodology: For this study we compared OMTFH and TEP methods which are amongst the most frequently performed surgeries both in Gayrettepe and Avrupa Florance Nightingale hospitals. 93 Male patients were included in the study. Bilateral, recurrent and femoral hernia patients were excluded. Fibrinogen and CRP values were studied for 1 hour pre-operation and 24 hours post-operation. A questionnaire was applied to prospectively study the feeling of pain during each day of the first week, pain after two weeks and pain after three months. Patient satisfaction was observed via VAS. Questionnaire also focused on during which activity the pain was felt, quality of life, elapsed time for returning to work and the need for analgesics usage.
Findings: Post-op fibrinogen levels of TEP patients showed no meaningful difference in comparison to OMTFH patients. Post-op CRP levels of TEP patients were lower than the post-op CRP levels of OMTFH patients. It has been observed through the follow-up of the first week that, form the 2nd day onwards and including the 7th day pain levels on VAS was significantly lower for TEP and there was a meaningful difference to OMTFH. In both groups there was no meaningful difference in pain level while resting, both for 2nd week and 3rd month. TEP patients’ pain levels were significantly lower than the OMTFH patients during work and activity in the 2nd week. TEP patients’ pain levels were significantly lower than the OMTFH patients during work and activity in the 3rd month also. TEP patients’ pain levels were meaningfully lower than OMTFH patients during normal activity in the 2nd week. There was no meaningful difference in pain levels during normal activity in the 3rd month between both groups. No early complications have occurred in either TEP or OMTFH patients’ incision areas. There was no meaningful difference during the follow up of both groups in terms of late complications of the incision areas. The elapsed time to return to work criteria with longer than a week in OMTFH patients was significantly higher than the TEP patients. OMTFH patients’ quality of life after 1 month was meaningfully lower than then the TEP patients. For both groups, the need for analgesic usage showed no significant difference during the 1st and 2nd day after the surgery. However the need for analgesic usage in the 3rd day and up the 7th day following the surgery was meaningfully higher in OMTFH patients in comparison to TEP patients.
Conclusion: TEP method, in comparison to OMTFH, causes less biological trauma in patients, enables a quicker return to work and social life and it has the advantage of being less painful. There is no meaningful difference observed in terms of early and late complications, when performed by competent surgeons. It would be beneficial to perform further studies that focus on the comparison of these two methods.