Koroner arter hastalığı risk faktörlerinin koroner arter kalsifikasyonu ile korelasyonu
Künye
Ulusoy, Fatih Rıfat. (2011). Koroner Arter Hastalığı Risk Faktörlerinin Koroner Arter Kalsifikasyonu İle Korelasyonu. Yayımlanmamış doktora tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Özet
Giriş ve amaç: Kardiyovasküler hastalıklar, gelişmiş ülkelerde mortalite ve morbiditenin en sık nedenidir ve 1999 Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2020 yılında tüm dünyada mortalite ve morbiditenin birinci sebebi olacağı tahmin edilmektedir. Kardiyovasküler hastalıklardan ölümlerin %50’si koroner arter aterosklerozundan kaynaklanmaktadır. Aterosklerozun patogenezinde vasküler kalsifikasyon yer almaktadır. Aterosklerotik arterlerde kemik oluşum ve yıkım mekanizmasına benzer bir sekilde kalsiyumfosfat mikrokristalleri biriktiği düşünülmektedir. Koroner arter kalsifikasyonu aterosklerotik damarda varken normal damarda yoktur. Kalsiyum, yüksek radyoopasitesi ile kolaylıkla fark ve lokalize edilebilen bir hedeftir ve ilk olarak 1958’de koroner arter kalsifikasyonu floroskopi ile görüntülenmiştir. 1983’te Elektron Beam Bilgisayarlı Tomografi (EBBT) ile koroner arterlerde kalsiyum birikimi ilk kez kantitatif olarak gösterilmiştir. Koroner arter kalsiyum skorunun (KAKS) sıfırdan büyük olması yaklaşık % 100 spesifite ile aterömatöz koroner plağa işaret eder. Bilgisayarlı tomografi ile tespit edilen koroner arterlerde kalsiyum birikim miktarı ile ileride koroner arter hastalığı gelişme riski arasında ilişki olduğunu gösteren bir çok çalışma yapılmıştır. BT koroner arterlerdeki kalsiyum miktarının belirlenmesinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Çok kesitli bilgisayarlı tomografi (ÇKBT), koroner arterlerin anatomisini göstermede, teknolojideki son gelişmeler sayesinde, temporal çözünürlüğü tek kesitli bilgisayarlı tomografilere göre çok daha iyi olduğundan ön plana çıkmıştır.
Bu çalışmanın amacı, koroner arterlerde kalsiyum birikiminin konvansiyonel risk faktörleri ile korelasyonunu ÇKBT ile göstermektir.
Gereç ve yöntem: Yaş, cinsiyet, sigara, hiperkolesterolemi, DM, obezite, HT, aile anamnezi ve HDL düşüklüğü konvansiyonel risk faktörleri olarak belirlendi.
Koroner arter kalsifikasyonu ile koroner arter hastalığı risk faktörleri arasındaki korelasyonu araştıran farklı çalışmalarda farklı KAKS eşik değerlerine göre istatistiksel analiz yapılmıştır. Biz çalışmamızda diğer çalışmalarda kullanılan farklı KAKS eşik değerlerini kullanarak ve birbirleri ile karşılaştırarak beş farklı korelasyon analizi tasarladık.
Birinci analizde KAKS değerlerine göre 0, 0 ile 100 arası, 100 ile 400 arası ve 400’den büyük olarak 4 grup belirlendi.
İkinci analizde yaşa ve cinsiyete göre belirlenen ortalama KAKS ile karşılaştırılarak 10, 25, 50, 75, 90 persentil olarak 5 grup belirlendi.
Üçüncü analizde yaşa ve cinsiyete göre belirlenen ortalama KAKS ile karşılaştırılarak koroner arter hastalığı olma ya da Mİ geçirme risklerine göre düşük, orta, yüksek riskli olarak 3 grup belirlendi.
Dördüncü analizde KAKS değerlerine göre 130’dan küçük ve 130’dan büyük olarak 2 grup belirlendi.
Beşinci analizde KAKS değerlerine göre 0 ve 0’dan büyük olarak 2 grup belirlendi.
Belirlenen konvansiyonel risk faktörleri ile KAKS grupları arasında ayrı ayrı korelasyon analizi yapıldı.
İstatistiksel analiz SPSS 17.0 programı kullanılarak yapıldı. Verilerin tanımlayıcı istatistiklerinde ortalama, standart sapma, frekans ve yüzde ölçümlerinden faydalanıldı. Kategorik verilerin analizinde Ki-kare testi, kikare koşulları sağlanmadığında Fischer Exact testten faydalanıldı. Değişkenler arasında korelasyon analizinde Pearson korelasyon analizi kullanıldı. Testler %95 güven aralığında yapıldı.
Çalışma, 22 ile 88 yaş arası (ortalama 53.3 ± 23,4 yıl) 410 hastanın 16 kesit ÇKBT ile kalsiyum skorlaması retrospektif taranarak yapıldı. Hastaların 264’ü (% 64.4) erkek, 146’sı (% 35.6) kadındı. En düşük KAKS değeri 0, en yüksek KAKS değeri 1517 (ortalama 118±486,7 HU) saptandı.
Bulgular: Yaptığımız beş analizde de yaş, cinsiyet, sigara, hiperkolesterolemi, DM, obezite ve HT ile KAKS arasında pozitif korelasyon saptadık. Aile anamanezi ile KAKS arasında sadece persentil ve risk sınıflamasına göre yapılan ikinci ve üçüncü analizlerde zayıf pozitif korelasyon saptandı. HDL düşüklüğü, KAKS sıfır eşik değerine göre yapılan beşinci analiz dışındaki diğer dört analizde de istatistiksel anlamlı bir risk faktörü olarak saptandı.
Sonuç: Çalışmamızda elde ettiğimiz verilere dayanarak, koroner arterlerdeki kalsiyum birikimi daha önce yapılmış pek çok çalışmayla benzer olarak konvansiyonel risk faktörleri ile ilişkili bulundu. Hipertansiyon, yaş, diyabetes mellitus, hiperkolesterolemi ve erkek cinsiyet ile KAKS arasındaki korelasyon, diğer risk faktörlerine kıyasla daha kuvvetli pozitif saptandı. HDL düşüklüğü ve aile anamnezi ile KAKS arasında daha zayıf korelasyon saptandı. Material and purpose: Cardiovascular diseases are the most frequent cause of mortality and morbidity and it is foreseen that it will be the first cause of mortality and morbidity in the world in 2020 according to 1999 World Health Organization data. 50% death of the cardiovascular diseases results from coronary artery atherosclerosis. Vascular calcification takes place in the pathogenesis of atherosclerosis. It is thought that calcium phosphate micro crystals are accumulated in the atherosclerotic arteries which are similar to bone formation and destruction mechanism. When coronary artery calcification is present in the atherosclerotic vein, it does not exist in the normal vein. Calcium is an easily noticeable and localizable target because of its high radio opacity and it is first viewed by the coronary artery calcification fluoroscopy in 1958. In 1983; calcium accumulation in the coronary arteries is quantitatively shown by Electron Beam Computerized Tomography (EBBT) for the first time. Because the coronary artery calcium scores (CACS) are higher than zero, this situation refers to atheromatous coronary plaque with 100% specificity. Several studies are performed showing that there is a relationship between the calcium accumulation quantity in the coronary arteries which are determined by computerized tomography and the development risk of coronary artery disease in the future. BT is accepted as a golden standard in the determination of the calcium quantity in the coronary arteries. Because multi-slice computerized tomography (MCT) is much better than the single slice computerized tomography about showing the anatomy of the coronary arteries and temporal resolution by courtesy of the last developments in technology, it has been come to the forefront.
The purpose of this study is to show the conventional risk factors and correlation of calcium accumulation in the coronary arteries with MCT.
Instrumentation and method: Age, gender, smoking, hypercholesterolemy, DM, obesity, HT, family anamnesis and low HDL are determined as the conventional risk factors.
In different studies researching the correlation between the coronary artery calcification and coronary artery disease risk factors; statistical analysis is performed according to different CACS threshold values. We have intended five different correlation analysis by using different CACS threshold values used in the other studies and comparing them with each other.
In the first analysis; 4 groups are determined according to the CACS values as 0, between 0 and 100, between 100 and 400 and more than 400.
In the second analysis, 5 groups are determined as %10, %25, %50, %75 and %90 by comparing the average determined according to the age and gender with the CACS.
In the third analysis, the average determined according to the age and gender is compared with CACS and 3 groups are determined according to their coronary artery disease risk or MI risks as low, medium and high.
In the fourth analysis, 2 groups are determined as less than 130 and more than 130 according to the CACS values.
In the fifth analysis, 2 groups are determined according to the CACS values as 0 and more than 0.
Separate correlation analyses are performed between the specified conventional risk factors and he CACS groups.
Statistical analysis is performed by using the SPSS 17.0 programme. It is benefited from the average, standard deviation, frequency and ratio measurements in the definitive statistics of the data. Chi-square test is applied in the analysis of the categorical data and when the chi-square test conditions are not provided; Fischer Exact test is used. Pearson correlation analysis is used in the correlation analysis between the variants. The tests are performed at 95% confidence interval.
The study is performed by retrospectively scanning the calcium scoring of 410 patients between the ages 22 and 88 with 16-slice MCT (average 53.3 ± 23,4 years). 264 of the patients (64,4 %) was male and 146 (35,6 %) was female. The lowest CACS value is determined as 0 and the highest CACS value is determined as 1517 (average 118±486,7 HU).
Findings: In these five analyses; we have determined a positive correlation between age, gender, smoking, hypercholesterolemy, DM, obesity and HT and the CACS values. Between family anamnesis and CACS; a weak positive correlation is determined in the second and third analyses which are performed only according to the ratio and risk classification. Low HDL is determined as a significant risk factor in four analysis except the fifth analysis which is performed according to the CACS zero threshold value.
Result: Based on the data that we have gained during our study, it is found that calcium accumulation in the coronary arteries is related to the conventional risk factors as similar with the previously performed studies. The correlation between hypertension, age, diabetes mellitus, hypercholesterolemy and male gender and CACS is determined as strongly positive when compared to the other risk factors. A weaker correlation is determined between CACS and low HDL and family anamnesis.