16 kesit bilgisayarlı tomografi ile kalsiyum skorlamasının koroner arterlerdeki segmental dağılımının gösterilmesi
Künye
Şener, Murat. (2008). 16 Kesit Bilgisayarlı Tomografi İle Kalsiyum Skorlamasının Koroner Arterlerdeki Segmental Dağılımının Gösterilmesi. Yayımlanmamış doktora tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Özet
Giriş ve amaç: Arter duvarının kalsifikasyonu aterosklerozun bir parçasıdır ve normal duvarda bulunmaz. Aterosklerotik arterlerde kemik oluşum ve yıkım mekanizmasına benzer bir şekilde “ Calcium Hydroxyapatite” biriktiği düşünülmektedir. Koroner arterlerdeki kalsiyum birikiminin aterosklerozun bir göstergesi olduğu uzun süredir bilinmektedir. Koroner arterlerdeki kalsiyum miktarı ile plak yükü arasında sıkı bir ilişki mevcuttur. “Electron beam” bilgisayarlı tomografi’de ( EBT ) tespit edilen koroner arterlerde kalsiyum birikiminin miktarı ile ileride koroner arter hastalığı gelişme riski arasında ilişki olduğunu gösteren birçok çalışma yapılmıştır. Bu nedenle EBT koroner arterlerdeki kalsiyum miktarının belirlenmesinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Koroner arterlerdeki kalsiyum miktarının belirlenmesinde en sık kullanılan ölçüm yöntemi Agatston skorudur. Sık olmamakla birlikte, daha üstün olduğu düşünülen hacim skoru ve kalsiyum kitle ölçümü gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Çok kesitli bilgisayarlı tomografi (ÇKBT), koroner arterlerin anatomisini göstermede, teknolojideki son gelişmeler sayesinde, temporal çözünürlüğü tek kesitli bilgisayarlı tomografilere göre çok daha iyi olduğundan dolayı ön plana çıkmıştır. Kalsiyum skorlaması değerlendirirken koroner arterlerdeki kalsiyum birikiminin tamamı göz önüne alınmaktadır. Kalsiyum birikiminin hangi koroner arter segmentinde daha fazla olduğu veya daha çok hangi segmentlerde olduğu ve hangi segmentlerdeki kalsiyum birikiminin kardiyak riskle daha ilişkili olduğuna dair elimizde henüz yeterli veri bulunmamaktadır.
Bu çalışmanın amacı, koroner arterlerde kalsiyum birikiminin hangi segment veya segmentlerde daha fazla olduğu ve hastanın demografik verilerinin segmental kalsiyum skorlaması üzerine etkisini ÇKBT ile göstermektir.
Gereç ve yöntem: Çalışmaya 19 ile 84 yaş arası (ortalama 59.08 ± 10.7 yıl), 304 hasta alındı. Hastaların 195’i (% 64.1) erkek, 109’u (% 35.9) kadındı. Hastaların tamamına, 16 kesit ÇKBT ile kalsiyum skorlaması yapıldı. Çalışmaya total kalsiyum skoru 1 veya üzerindeki hastalar alındı. Koroner arterler 14 ayrı segmente ayrılarak her segmentin kalsiyum skoru ve lezyon sayısı ayrı ayrı hesaplandı.
Bulgular: Hastaların koroner arterlerindeki kalsiyum birikimleri segment bazında incelendiğinde en fazla kalsiyum birikiminin LAD proksimal segmentte olduğu gözlenmiştir. Daha sonra sırası ile RCA proksimal, LAD orta segment, RCA orta segment, LMCA ve CXA proksimal segmentte olduğu gözlenmiştir. RCA proksimal segment ile LAD orta segment arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi fakat diğer segmentler arasında anlamlı fark bulundu. Her ana koroner arter tek olarak değerlendirildiğinde en fazla LAD'de daha sonra sırası ile RCA, CxA ve LMCA’da kalsiyum birikimi gözlenmiştir. Segmentler proksimal, orta ve distal olarak gruplandırıldığında en fazla kalsiyum skoru proksimal grupta, daha sonra ise sırası ile orta ve distal grupta idi.
Sonuç: Kalsiyum skorunun segmenter analizinde, kalsiyum birikiminin daha çok proksimal segmentlerde olduğu ve bu segmentlerden de en çok LAD proksimal segmentte bulunduğunu gösterdik. Koroner arter hastalarında da en çok LAD’nin etkilendiği gözlenmiştir. Koroner arter kalsifikasyonunun, hipertansiyon, yaş ve hiperlipidemi gibi koroner arter hastalığı risk faktörleri ile arttığı da bilimektedir. Bizim çalışmamızdaki kalsiyum dağılımı da bu bulgularla korrelasyon göstermektedir. Ek olarak, çalışmamızda LMCA’yı RCA’daki kalsiyum skoru tek başına bağımsız değişken olarak etkilediği gözlendi. Background and objective: Calcification of the arterial wall is a component of atherosclerosis, and is not observed in healthy arterial wall. Accumulation of calcium in coronary arteries is well known to be related with atherosclerosis. Calcium amount in the coronary arteries is significantly related with plaque volume. Previous studies with electron beam computerized tomography (EBT) have shown that coronary artery calcium is related with further risk of coronary artery disease formation. Thus EBT is accepted as gold standard to detect calcium on coronary arterial wall. Agatston score is the most widely used method to determine the amount of coronary artery calcium. In addition, although not used frequently, volume score and calcium mass evaluation are alternative superior methods. The evolution of imaging technology has made multislice computed tomography (MSCT) more popular in the evaluation of coronary artery anatomy, which has provided better temporal resolution than the previous single slice computed tomography. In the assessment of calcium score the total amount of calcium accumulation in the coronary arteries is considered. There is insufficient evidence about the relationship between cardiac risk and the amount of calcium accumulation in any coronary segment or frequency of calcified coronary segment or localization of calcium in the coronary artery segments. The aim of our study is to investigate the distribution of coronary artery calcium accumulation and the impact of demographical data on segmental calcium score by using multislice computed tomography.
Methods: 304 patients with an age range between 19 and 84 (mean 59.08 ± 10.7 years) were included in the study. 195 (64.1%) were male, 109 (35.9%) were female. Calcium scoring was performed to all patients with MSCT. Patients with calcium score of 1 or higher were enrolled. Calcium score and lesion number were assessed on a 14 segment coronary artery map.
Results: Within all the segments the largest calcium deposition is found on proximal segment of left anterior descending artery (LAD). Then followed by proximal segment of right coronary artery (RCA), middle segment of LAD, middle segment of RCA, left main coronary artery (LMCA) and proximal segment of circumflex artery (CxA), respectively. The statistical difference between proximal segment of RCA and middle segment of LAD is not significant, all the others were significant. When every coronary artery is evaluated as a whole, the largest calcium deposition is found on LAD, and then followed by RCA, CxA and LMCA respectively. As segments are classified to proximal, middle and distal, the largest calcium deposition was found on proximal group than followed by middle and distal group, respectively.
Conclusion: We make a segmental analysis of coronary arteries and show the maximal calcium score in the proximal segments, in addition to this we show that among the proximal segments the maximum calcium score is on the LAD proximal segment. LAD proximal segment is mostly effected segment on the coronary artery disease, as the previous studies suggested. Also previous studies have shown that coronary artery calcification is increased with coronary artery risk factors such as age, hyperlipidemia and hypertension. In our study, the calcium distribution of coronary artery calcium is correlated with these findings. Additionally, we show that, the calcium score of RCA is the only independent variable that affects the LMCA calcium score, in our study.