Atriyal fibrilasyonun cerrahi tedavisinde irrigasyonlu monopolar ve bipolar Radyofrekans ablasyon sonuçlarının karşılaştırılması
Citation
Onan, Burak. (2007). Atriyal Fibrilasyonun Cerrahi Tedavisinde İrrigasyonlu Monopolar Ve Bipolar Radyofrekans Ablasyon Sonuçlarının Karşılaştırılması. Yayımlanmamış doktora tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Tıp Fakültesi.Abstract
Atriyal Fibrilasyon (AF) genel popülasyonun % 0,4 ‘ünü etkileyen en sık aritmi olup,
ilerleyen yaslarda bu oran daha da yükselmektedir. AF’ ye bağlı olarak sistemik
tromboemboli, kalp yetersizliği, hemodinamik bozukluklar, çarpıntı hissi ve huzursuzluk
görülebilmektedir.
Sinüs ritminin (SR) sağlanması amacıyla medikal tedavi seçeneklerinin yanı sıra, farklı
cerrahi yöntemler geliştirilmiş, ‘Maze prosedürü’ % 99 oranındaki başarısıyla bu alanda altın
standart olmuştur. Ancak bu operasyonun zorluğu ve zaman alması sebebiyle, başarı oranı
yüksek olan daha basit yöntemler geliştirilmiştir. Radyofrekans (RF) enerji ile uygulanan
irrigasyonlu ‘monopolar’ ve ‘bipolar’ ablasyon bu yöntemlerden ikisidir.
Çalışmanın amacı; kalıcı atriyal fibrilasyonun cerrahi tedavisinde irrigasyonlu monopolar ve
bipolar radyofrekans ablasyonun ameliyat sonrası morbidite ve mortalite açısından
karşılaştırılmasıdır.
Açık kalp ameliyatı olan ve en az 6 aylık AF hikayesine sahip iki grup hasta randomize
seçildi ve geriye dönük olarak incelendi. 1.gruptaki hastalar irrigasyonlu monopolar RF
ablasyon; 2.gruptaki hastalar ise irrigasyonlu bipolar RF ablasyon uygulanan hastalardı.
Her iki grup birbiriyle cinsiyet, yas, ameliyat sonrası ritm durumu, postop atriyal transport
fonksiyonu, postop takip süresi, preop mitral patoloji, preop sol atriyum çapı, preop sol
ventrikül fonksiyonu, preop koroner arter hastalığı (KAH), uygulanan cerrahi müdahale,
kardiyopulmoner bypass (KPB) ve aortik krosklemp (AKK) süresi, preop ve postop NYHA
(New York Heart Association) değerleri, postop ilaç tedavisi, operasyon sonrası tekrar
hastaneye yatış ve mortalite yönünden karşılaştırıldı. Hastaların tamamına kontrollerinde
elektrokardiyogram (EKG) takibi yapıldı. Ritm durumları incelenen ve SR’nde görülen
hastaların transtorasik ekokardiyografi (TTE) ile atriyal transport fonksiyonları incelendi.
Hastaların kontrollerinde fizik muayeneleri yapılarak anamnezleri, postop fonksiyonel
kapasiteleri ve kullandıkları ilaçlar değerlendirildi.
Sonuçlar değerlendirildiğinde: Grup I’ de AF dısı ritm 11,58±4,02 aylık takip süresi sonunda
% 83,3; Grup II’ de ise 9,34 ± 3,24 aylık takip sonunda % 68,8 olarak bulundu. AF dısı
ritmdeki hastalarda atriyal transport fonksiyonu Grup I’ de % 76 hastada; Grup II’ de ise
5
% 72,7 hastada saptandı. Grup I’ de 1(% 3,4), Grup II’ de ise 1(% 3,1) hastaya kalıcı
pacemaker implantasyonunun yapılmış olduğu belirlendi.
Gruplar yukarıdaki parametreler yönünden karşılaştırıldığında; Grup I’ de yas ortalaması
(54,26±10,79), Grup II’ ye göre (60,03 ± 12,74) daha düşüktü ( p=0,067); Grup I’ de takip
süresi Grup II’ den daha uzundu (p=0,021); preop mitral patoloji, sol atriyum çapı, sol
ventrikül fonksiyonları ve KAH varlığı açısından gruplar arasında farklılık saptanmadı;
Grup II’ de KPB ve AKK süreleri Grup I’ den daha kısaydı (p =0,001; p=0,006); her iki grup
kontrollerindeki NYHA değerleri açısından farklı değildi (p=0,286). Her iki gruptaki
hastaların medikal tedavilerinde, daha sıklıkla ritm kontrolünün yapıldığı ve çarpıntı şikâyeti
açısından farklı olmadıkları görüldü. Grup I’ de 3 hasta (% 9,7) kanama şikâyeti ile hastaneye
yatırıldı; tromboemboliye gruplarda rastlanmadı; Grup I’ de 1 hastada (% 3,2) geç mortalite
görüldü. Grup II’ de hastane yatısı ve mortalite görülmedi.
Sonuç olarak, açık kalp ameliyatı planlanan kalıcı AF ritmindeki hastalara uygulanan
irrigasyonlu monopolar ve bipolar RF ablasyonun güvenli ve etkin yöntemler oldukları
görülmekle beraber, ameliyat sonrası morbidite ve mortalite açısından birbirlerine belirgin
üstünlük göstermeyerek, benzer sonuçlarının olduğu görüldü. Atrial fibrillation (AF) is the most common arrhytmia leading to thromboemboli, cardiac failure and hemodynamic instability. Surgical ‘maze procedure’ is the gold standart with high
success rate, but it is complex and difficult procedure. Surgical ablation with irrigated monopolar and bipolar radiofrequency energy are two of the alternative methods for this procedure with reasonable success rates.
The purpose of this study is to compare the results of monopolar and bipolar irrigated RF ablation in patients with a history of AF for more than 6 months. Postoperative rhythm status, atrial transport function, functional classes, morbidity and mortality were studied retrospectively for both groups.All patients are screened for the presence of atrial transport function with transthoracic echocardiography after documentation of the sinus rhythm. Folow-up time and rate of sinus rhythm in Group I and group II were 11,5±4 months and 83,3 % and 9,3 ± 3,2 months and 68,8 % respectively. Atrial transport function for group I and group II were 76 % and 72 %. In each group, only one patient has undergone to the permanent pacemaker implantation (3,4 % and 3,1 %). Aortic clemp and perfusion time in group I were longer than the other group (p=0,006, p=0,001). There was only one late mortality (3,2 %) after monopolar ablation.
In this study, no significant difference was seen between two ablation procedures in terms of postop morbidity and mortality. rrigated monopolar and bipolar RF ablation are both safe and effective procedures for the patients undergoing open heart surgery with chronic AF.