Multipl Skleroz’de Yaşam Kalitesi: Depresif Bulgular Fiziksel Özürlülük Kadar Etkili midir?
Özet
Amaç: Multipl Sklerozda (MS) yaşam kalitesinin bozulması tedavi uyumunu ve klinik takibi güçleştirir. Çalışmamızda hastaların yaşam kalitesine etki eden faktörlerden fiziksel nedenler ile psikolojik olarak en fazla gözlenen depresif bulgular arasında karşılaştırma yaparak, bu konunun önemini vurgulamayı amaçladık. Yöntemler: Mc Donalds kriterlerine göre relapsing-remitting tanısı almış 100 hasta çalışmaya dahil edildi. Sosyodemografik özellikleri, hastalık başlangıç yaşları, hastalık süreleri, özürlülük düzeyleri, Beck Depresyon Ölçeği, Yorgunluk Şiddet Ölçeği ve Kısa Form Yaşam Kalitesi Ölçeği skorları kaydedildi. Bulgular: 65’i kadın, 35’i erkek 100 hastanın yaş ortalaması 35,21 ± 8,86 (min-max:18-63) yıldı. Ortalama Krutzke Genişletilmiş Dizabilite Durum Skalası (EDSS) skorları 1,65 ± 1,47 (min-max:0-6,5) olarak kaydedildi. Beck Depresyon Ölçeği skorları kadınlarda erkeklere göre daha yüksek gözlendi (13,8 ± 11,02 vs 10,17 ± 6,15; p:0,036). Depresyonu olan hastaların depresyonu olmayanlara göre; yorgunluk şiddet ve yorgunluk etki ölçeği skor ortalamaları daha yüksekken, yaşam kalitesi ölçeği skorları daha düşük izlendi (p<0,001). Depresyon varlığının ve EDSS skorlarının yaşam kalitesi skorlarına etkisi incelendiğinde, yaşam kalitesi ölçeği ile EDSS skorları arasında istatistiksel açıdan anlamlı negatif yönlü orta şiddette bir ilişki gözlendi (r=-0,508; p<0,001). Yaşam kalitesi ile depresyon skorları arasında istatistiksel açıdan anlamlı negatif yönlü orta şiddette bir ilişki saptandı (r=-0,507; p<0,001). Sonuç: MS hastalarının fiziksel özürlülüğü nedeniyle ortaya çıkan yaşam kalitesi bozukluğu benzer şekilde depresif bulgular için de geçerlidir. Sonuçlarımız fiziksel özürlülük oluşmaması için gereken özenin (tedavi seçimi, yeni tedavi arayışları gibi) depresif bulgular için de gösterilmesi ve multipl skleroz hastasına multidisipliner yaklaşımın gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Objective: Impairment of multiple sclerosis (MS) life make it difficult to comply with treatment and the clinical follow-up. In our study we emphasized the importance of this problem, compared with the most common depressive results the physical factors that affect the quality of life for patients. Methods: 100 patients were included in the study who were diagnosed with re-transmission in accordance with Mc Donalds criteria. Social demographic properties, age, duration of the disease, levels of disability, Beck Depression Scale, Fatigue Severity Scale and Life Scale Short Form Quality were recorded. Results: The mean age was 35,21 ± 8,86 (min-max:18-63) years for 100 patients, 65 females and 35 males. Approximately 1.65 ± 1.47 Expanded Disability Status Scale (EDSS) scores (min-max. 00-6.5) were recorded. In women the rate of Beck Depression was higher than in men (13.8 ± 11.02 vs 10.17 ± 6.15; p: 0.036). The mean measures of fatigue severity and tiredness were higher, but the scale of the quality of life was lower (p<0.001) according to patients with no depression. On the basis of a statistically significant negativemoderate relationship between the quality of life scale and EDSS scores (r = -0.508; p < 0.001) when depression and EDSS scores were evaluated. The negative correlation between quality of life and depression values was statistically significant (r=-0.507; p < 0.001). Conclusion: For depressive findings, the quality of life disorder caused by MS patients are equally valid. Once again, our results have shown the need to ensure that depressive observations are avoided (such as medication availability, the need for a new procedure) and that a multidisciplinary approach is needed for patients with multiple sclerosis.
Kaynak
Dicle Tıp DergisiCilt
47Sayı
3Bağlantı
https://doi.org/10.5798/dicletip.800284https://app.trdizin.gov.tr//makale/TXpZMU1UYzFOUT09
http://hdl.handle.net/11446/3909