Yetişkin bireylerde bağlanma biçimleri ile psikososyodemografik değişkenlerin aleksitimi düzeyi üzerindeki etkileri
Künye
Güler, Haluk Kaan. (2014). Yetişkin Bireylerde Bağlanma Biçimleri İle Psikososyodemografik Değişkenlerin Aleksitimi Düzeyi Üzerindeki Etkileri. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul : İstanbul Bilim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.Özet
Bu araştırmada; yetişkin bireylerde bağlanma biçimleri (kaygılı ve kaçınmacı bağlanma boyutları) ile psikososyodemografik değişkenlerin aleksitimi düzeyi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Araştırmaya Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yaşayan ve çalışmaya gönüllü olarak katılan 192’si kadın 84’ü erkek toplam 276 birey katılmıştır. Araştırmada psikososyodemografik özelliklerin belirlenebilmesi için araştırmacı tarafından oluşturulan “Demografik Bilgi Formu”, aleksitimi düzeylerini ölçmek amacıyla “Toronto Aleksitimi Ölçeği (TAÖ-20)”, bağlanma biçimlerini belirlemek amacıyla “Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri II (YİYE-II)” kullanılmıştır. Veriler internet ortamında ölçeklerin doldurulmasıyla toplanmıştır.
Araştırma sorularını yanıtlamak amacıyla öncelikle korelasyon analizi yapılmıştır. Sonrasında yürütülen hiyerarşik doğrusal adımsal regresyon analizleri sonucunda, yetişkin bireylerde kaygılı ve kaçınmacı bağlanma biçiminin aleksitimi toplam puanını ve duygularını tanıma zorluğu alt boyutunu yordadığı görülmektedir. Bununla birlikte kaçınmacı bağlanma biçiminin, duygularını ifade etme zorluğu alt boyutunu yordadadığı gözlenmiştir. Öte yandan yürütülen iki bağımsız örneklemli t-testi, Mann-Whitney U ve ANOVA testleri sonucunda, aleksitimi toplam puanı ile dışa-vuruk düşünce puanının erkeklerde kadınlardan daha yüksek çıktığı bulunmuştur. Ayrıca aleksitimi toplam puanı ve bütün alt boyut puanlarında, eğitimi lise ve altı düzeyde olanların, eğitimi yüksek lisans/doktora düzeyi olanlara göre daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Son olarak aleksitimi toplam puanı, duygularını tanıma zorluğu puanı ve duygularını ifade etme zorluğu puanı romantik ilişkisi olmayan bireylerde olanlara göre daha yüksek çıkmıştır.
Yüksek lisans tezi olarak yürütülen bu çalışma, ilgili literatür eşliğinde tartışılmış olup; normal popülasyondaki aleksitimi düzeyinin, güvensiz bağlanma biçimleriyle ve psikososyodemografik değişkenlerle ilişkisini ortaya koymaktadır. In this research, the attachment styles (anxious and avoidance attachment styles) and psychosociodemographic variables on alexithymia levels in adults have been researched. 276 adults, residing in various regions of Turkey, have volunteered for this research, of whom 192 are female and 84 are male. To determine the psychosociodemographic traits a “Demographic Survey” created by the researcher, to determine the alexithymia levels “Toronto Alexithymia Scale (TAS-20)” and to determine the attachment styles “Experiences in Close Relationships-Revised (ECR-R)” have been employed. The data has been collected by filling out the online survey.
In order to answer the research questions primarily, a correlation analysis has been conducted. By conducting the hierarchical linear step-by-step regression analysis afterwards, it has been observed that anxious and avoidance attachment styles have regressed the total alexithymia score and difficulty in identifying feelings subscale. Furthermore it has been observed that avoding attachment style has regressed into the difficulty in describing feelings subscale. On the other hand, with the results of a Independent Samples T-Test, Mann-Whitney U and ANOVA, it has been discovered that the total alexithymia score and externally-orriented thinking subscale points are higher in males than females. In addition to that, in total alexithymia points and all base dimensions, subjects with a high school degree or less have shown to have higher results than subjects with graduate and postgraduate degrees. Finally, subjects that are not in a romantic relationship have scored higher than the subjects that are in a romantic relationship, on the total alexithymia score, getting higher points on difficulty in describing feelings and difficulty in identifying feelings.
This research, that has been conducted as a master’s thesis, has been discussed in the accompany of the related literature and reveals the relation between the level of alexithymia and insecure attachment styles and psychosociodemographic variables.